Avukatların Karşı Karşıya Kaldıkları Zorluklar

Avukatların Karşı Karşıya Kaldıkları Zorluklar

Hukuk fakülteleri, 1980’li yılların başında sadece; Ankara, İstanbul ve İzmir’de bulunmaları nedeni ile sınırlı sayıda mezun vermekteydi. O yıllarda mezun olarak mesleğe atılan avukatlar gerek iş, gerek saygınlık konusunda bugüne göre çok daha şanslılardı. Günümüzde sayıları hızla artarak yüzün üzerinde üniversitede yer alan hukuk fakültelere her geçen yıl mesleğe binlerce mezun vermektedir. Hızla ikiyüzbine yaklaşan avukat sayısı, başı şehirlerde 450 kişiye bir avukat düşecek şekilde denk gelmektedir.

“Karşı karşıya kaldıkları tehdit, şiddet ve engellere rağmen vatandaşın hak arama özgürlüğünün sesi olmaktan asla vazgeçmeyen”* avukatların karşı karşıya kaldıkları bazı zorlukları ele alacağız.

Staj

 Hukuk fakültesi mezunu genç avukat adayları zorunlu olarak staj yapmaları gerekmektedir. Bu staj sırasında, staj yaptıkları işyerinin genç arkadaşlara ücret ödeme zorunluluğu olmadığı gibi alanların ücretleri ise hayatı idame ettirmekten çok uzaktır.

Stajyer avukatlarımızın bir diğer sorunu ise, hukuk fakültesi eğitimleri tamamlanır tamamlanmaz başlayan ilk 6 aylık adliye stajında yaşanmaktadır. Adliyelerin, stajyerlerin eğitimine gerekli önemi vermemeleri sonucunda zaten pratik için yeterli olmayan bilgi ve deneyimlerini geliştirme fırsatı bulamamaktadırlar.

Staj yeri bulamama, staj yaptıkları adliye ve hukuk bürolarında karşılaşılan tavırlar ve baroda yaşanılan sıkıntılar, daha avukatların mesleğe kabul öncesi yaşadıkları sorunlardan bazılarıdır.

Mesleğe İlk adım            

Stajını bir şekilde tamamlayarak mesleğe ilk adımı atan avukatlarımızı; bu kez de iş kaygısı beklemektedir. Bir büroda tatminkâr ücretle işe başlama; bir şirketin hukuk müşavirliğinde yer alma yeni mezun bir avukat için neredeyse hayaldir. İyi bir şirket ya da isimli bir büroda işbaşı yapabilmek için sadece iyi bir eğitim yeterli olmayacak, öğrenim hayatı boyunca kendini geliştirmek için yaptığı çalışmalar artı hanesine yazılacaktır. Yine de onlarca hatta yüzlerce aday içerisinden sıyrılıp seçilmesi kendisi için büyük bir şans olacaktır.

Bir iş arama stresi yaşamamak ve kendi ayakları üzerinde durmak isteyen yeni mezun avukatlarımız; yeni bir büro açmanın tüm maddi zorluklarını yaşayacakları gibi müvekkil bağlayarak bunları işe ve vekalet ücretine çevirmeleri zaman alacaktır. Her yerde olduğu gibi bu noktada ekmek aslanın ağzındadır. Avukatımız, vekalet alabilmek için bir kapıyı onlarca kez aşındırmak; defalarca dil dökmek ve bu işi yapabileceğine ilişkin müvekkilini ikna etmek zorunda olacaktır.

Avukatların Karşı Karşıya Kaldıkları Zorluklar

avukatların karşı karşıya kaldığı zorluklar

Mesleğin İlk Yılları

Artık avukatımız yavaş yavaş vekalet toplamaya başlamış, dosya sayısı artmaya başlamıştır. Aslında avukatlarımızın en zor yılları bu zamanlarda başlar. Rutin iş akışları dışında; eş, dost, akraba ricasıyla uğraşmak, onların talepleri konusunda yardımcı olma zorunluluğu hissi zaman zaman “nerden bulaştım bu mesleğe” dedirtecek kadar rahatsız eder. Eş, dost, akrabaya göre nedir ki zaten? “Avukat sadece dilekçe yazar!”

Avukatın Hayatı Beklemekle Geçer!..

Avukat bekler, adliyede duruşma sırasının gelmesini bekler, müvekkilin ödeme yapmasını bekler, haczedilen malda/maaşta sıranın kendisine gelmesini bekler, bilirkişi raporu bekler… Bekler de bekler. Zaman adliyelerde, yollarda ve bürokraside geçer gider. Buna karşın müvekkil öyle mi? Çoğu müvekkilin zaman kavramı yoktur. Sabah erkenden arar, aklına gelir gece yarısı arar ve ister ki sorduğu soruya o an yanıt alsın. Üstelik müvekkilin gözünde kaybedilen davaların tek suçlusu da avukattır.

Avukatlara Karşı Ön Yargı

Avukat yalnızca davanın karşı tarafı ile savaşmaz. Avukatlar günlük hayatlarında bir çok önyargı ile de savaşırlar. Avukatların hep çok konuştuğunu düşünürüz. Oysaki o çok konuşan avukatların filmlerde olduğu çoğu zaman hakimin avukatın gözünün içerisine bakarak; “yaz kızım savunma vekili dilekçemi tekrar ederim dedi” der. Saatlerce sıra beklediğiniz duruşmanın genelde 5 dakika sürmesi de cabasıdır. Ayrıca bazı insanlara göre bu beş dakikalık duruşma için avukatlar dünyanın parasını almaktadırlar. Duruşmanın sadece 5 dk. sürdüğünü düşünenler; duruşma öncesi davanın hazırlık aşaması ve sonrasında; temyiz, bilirkişi raporuna itiraz, cevaba cevap,dava ve beyan dilekçesi, delil listesi gibi çekişmeli işleri akıllarına bile getirmezler.

Avukatlar hakkındaki ön yargılardan biri de; “Avukatların krizler birlikte işleri açılan tek meslek grubu olduğu ve bu nedenle krizden yana olduklarıdır”. Evet ekonomik krizlerde dava ve icra dosyası sayılarında ciddi bir artış olmaktadır ancak bu dosyalar tahsil edilemediği sürece avukatların bir kazancı olmamaktadır.

Avukatlar suçluyu da savunur, o yüzden güvenilmezlerdir! Avukatlar yasa koyucu değillerdir. Aynı zamanda avukatlar yasa uygulayıcı da değillerdir. Avukatlar yasalarca kendilerine tanınmış kişiyi savunma görevini üstlenmektedirler.  Kanunda adli yargılanma hakkı gereği suçlu da suçsuz da savunulmalıdır der. Bunun aksi düşünülemez.

Bir de bazı kişiler avukatların kimlik takıntısı olduğunu düşünürler. 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 5043 sayılı yasa ile değişik 9. Maddesinde; “Avukat kimliklerinin, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik olduğu” kuralına bağlanmıştır. Böyle bir düzenleme çok az kimlikte olduğu için bilinmemekte ve kimlik yerine; meslek kimliği kullanan avukatlara önyargı ile yaklaşılmaktadır.

Görev Başında Şiddete Maruz Kalma

Görev Başında Şiddete Maruz Kalma

Avukatlar hukuk fakültesine girişlerinden; meslekteki son yıllarına kadar çeşitli zorluk ve ön yargılar ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Her yıl binlerce avukatımız tehdit ve baskı görmekte ve yüzlercesi fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Geçtiğimiz yıl gencecik bir avukatımız; Gebze’de haciz mahallinde borçlu tarafından silahla vurularak öldürülmüştü. İzmir’de başka bir avukatımızın; haciz mahallinde borçlu tarafından başına silah dayandığı görüntüsü hala gözlerimizin önündedir. Avukatlık mesleğinin; saygınlığı ve itibarının korunması ile karşı karşıya kaldıkları şiddet olaylarının engellenmesi için barolar ve yönetimlere büyük görev düşmektedir. 

Tüm avukatlarımızın bir gün çok daha iyi şart ve olanaklarda mesleklerini icra edebilmeleri dileğiyle…

*Türkiye Barolar Birliği, 05.04.2021, Avukatlar Günü

Alfa Jenerasyonu ve Avukatlık Konulu Blog Yazımız İçin Tıklayınız.

Avukatların Karşı Karşıya Kaldıkları Zorluklar

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir