Cicero’nun Hayatı ve Cio Bono yani (Kim Kazançlı Çıktı)

Arpinum’da M.Ö. 106 yılında doğmuştur. Çocukluğundan itibaren başarılı bir öğrenci olmuş, eğitime ,bilgiye olan tutkusu ve sevgisi ile ünlenmiştir. İyi bir hukuk öğrenimi görmüş, daha sonraları ise  felsefe ve edebiyat ile ilgilenmeye başlamıştır Felsefi tutumunda Epikuros, Platon, Aristo ve Stao etkisinde kalmıştır. Savaşa karşı duran Cicero “en kotu baris, en hakli savastan daha iyidir.”sözü ile savaşlara bakış açısını belirtse de, yine de orduya katıldı. Mahkemelere başkanlık yaptı, ünlü ve başarılı bir hukukçu oldu, daha sonraları ise konsül oldu. Klikya yani bugün ki adıyla Adana valiliği görevini de bir dönem yürütmüştür.


Sezar ile Pompey arasında Mö 50 yılında yükselen liderlik savaşında, Cicero , Pompeus ‘un tarafını tuttu. Sezarr’ın direkt olarak düşmanı olmak istemediği içinde orta yollu nazik bir politika izliyordu. M.Ö. 49 yılında Caesar İtalya’yı işgal ettiğinde, Cicero güvenliliği için kaçmak zorunda kaldı. Caesar onun geri dönmesi için ikna etmeye çalışınca, Cicero İtalya’yı terk ederek Selanik’e gitti. Pompeius, arası açıldıktan sonra, Ceasar’ın Pharsalus’daki zaferinin ardından Roma’ya geri döndü. Sezar’ın hükümdarlığı altında ılımlı bir şekilde yaşayıp, yazılarına konsantre oldu.

M.Ö. 44 yılında Caesar öldürülmesi ile senatoda gene sözü geçmeye başladı. Sezar’ın öldürülmesi olayı ile her ne kadar arasında bağlantılar olduğu ileri sürülse de bu asla ispat edilemedi. Sezar’ın ölümü sonrası giderek güçlenen Marcus Antonius u da sevmiyordu. yine de Marcus Antonius ve Cicero dönemin en güçlü iki adamı olarak diğerlerinden daha öne çıkıyordu. Sezar’ın veliahtı Octavianus İtalya’ya varınca, Cicero Antonius’a karşı onu savunmaya başladı. sürekli Antonius’u eleştiriyor, octavianius’u ise övüyordu. senatoyu da Antonius’a karşı kışkırtmıştı. Cicero nun en kuvetli olduğu bu dönemlerde Antonius’a olan kini nedeniyle Octavianus ve Antonius u bir arada devreden çıkarmayı planlarken bu ikili Lepidus ile beraber Üçler meclisini kurunca, Cicero’u devlet düşmanı ilân ettiler. Cicero kaçtı, fakat yakalandı. M.ö. 43 yılının 7 aralık günü başı kesilerek idam edildi. başı ve elleri roma forumunda halka konuşmacılar için ayrılan yerde sergilendi.

Bizlerin paylaşacağı konu ise gençlik yıllarında müvekkili Sextus Roscius’un davasında da çözüme götüren Coi Bono ile ilgilidir. Budava sonucunda bilinirliği ünü artmıştır

27 yaşındaki Cicero’nun bir hukukçu olarak önünün açıldığı ve ününün iyice yayıldığı, Sextus Roscius’un savunmasını üstlendiği davanın anahtar sorusudur Cui Bono? latince bir deyim olup “kim karlı çıktı?” veya “kimin yararına?” anlamına gelmektedir.

Roma hukuku’nda cinayetleri çözmekte kullanılan ve bugün de geçerliliği olan en temel sorudur. cinayetin kimin yararına olduğu, kime fayda sağlayacağı sorgulandığında, elde edilecek cevaplar katilin kim olduğunu öğrenmemizde önemli bir rol oynayacaktır.

Cicero, müvekkili olan ve babasını öldürüp mallarına sahip olmakla itham edilen Sextus Roscius’un suçsuzluğunu bu yolla ispatlayarak roma’daki bir devlet-mafya-siyaset üçgenini de açığa çıkarır;
bütün deliller sextus’un aleyhinedir, ayrıca davadaki savcı ise roma’nın en ünlü savcısı olan erucius’tur. üstelik kuzeni de aleyhine şahitlik yapmaktadır, öldürülen babasının çiftliklerine ise Sullan adındaki roma’nın en güçlü isimlerinden biri olan, iç savaştan sonra pek çok kişiyi öldürmüş olan diktatör yunan el koymuştur.Sullan’ın kölelerinden birinin Kuzen Capito ile düzenlediği bir oyundur.


Roma hukuku’nda babasını öldürmenin cezası ise şudur; katil, derisi yüzülene kadar kırbaçlanır, ardından deri bir torbaya bir yılan, bir köpek ve bir maymunla beraber konulup torbanın ağzı dikildikten sonra da tiber nehri’ne atılırdı. Sextus’un babasının 13 adet çiftliği vardı ve tek varis kendisiydi lakin babasını öldürmekten tutuklandıktan sonra çiftliklerin 10 tanesini Sullan diğer 3 tanesini ise kuzeni capito aldı, daha doğrusu capito’ya sullan verdi. coi bono? sorusu sorulduğunda, bu işten sullan ve işbirlikçi kuzen capito karlı çıkıyordu, zararlı çıkan tek kişi ise sextus’tu ve bu cicero’nun gözünden kaçmamıştı. geriye kalan iki önemli unsur vardı, Sullan o mallara nasıl el koymuştu ve neden 3 çiftliği capito’ya vermişti?

eski roma’da seçilmişler listesi denen bir liste vardı. bu listeye, muhalifler, iç çekişme sırasında iktidar mücadelesinden yenik ayrılanlar ve kazananla uzlaşmaya niyeti olmayan ya da iktidar için tehlikeli bulunan isimler girerdi… işte sextus’un babası da bu listeye eklenmişti ama bu listeye eklenmesi için hiçbir sebep yoktu. “cui bono” diye diye sullans’tan iyice şüphelenen cicero, seçilmişler listesi’ni roma arşivine gizlice girerek inceledi ve o listeye cinayetten sonra eklendiğini gördü, bu belgeyi de mahkeme jürisine sundu, tabi sunmadan önce de öldürülmek istendi ama kurtuldu. olay şuydu; Sullan, sektus’un babasının çiftliklerine göz koymuştu, bunun için de capito’yu amcasını öldürmeye azmettirdi ve sus payı olarak da 3 tane çiftliği ona verdi, cinayeti ise capito’nun itamıyla birlikte sextus’a yıktılar. oysa akıl edemedikleri birşey vardı, tek varis olan sextus neden babasını miras için öldürsündü?

mahkeme jürilerinden çoğunluk ne derse o olurdu. jüri üyeleri kararlarını bir tabletin üzerine a veya c harflerini yazarak bildirirlerdi. a: apsolbo yani suçsuz demekti c: condeimo yani suçlu anlamına geliyordu. mahkeme sonunda oybirliği ile tabletlerin üzerine a yazıldı yani sextus suçsuz bulundu… savcı erucius, iddianamesinde ve savlarında yanılmıştı, bunun bedeli ise latincede iftiracı anlamına gelen calumniater’ın baş harfi olan c harfinin alnına kızgın damga ile vurulmasıydı.

mahkeme sonunda hayırsız kuzen capito cinayetten suçlu bulundu, Sullan’a ve Savcıya hiçbirşey olmadı. Fakat Bu olay sonrsı cicero’un namı ve cesareti iyiden iyiye yayılmaya başladı.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir